9786256999695
971278
https://www.ikrakitap.com/yol-deriz-ona
Yol Deriz Ona
112.32
Yol Deriz Ona'da; bir oğulun babasına, bir kulun tanrısına duyduğu, gitgide duaya dönüşen karanlık ve
derin sevgi, kelimelere bürünüp sese dönüşüyor, şunun gibi: “Tanrım, ne zaman diye sormayı çok
istiyorum, ama sana yalvarırken gözlerin gözlerime bakıyor mu, bilmiyorum.”
Okurun rahatını bozan, onu irkilten, sarsan, şairlerden ödünç alınmış o zor sorular, yazarın sesine
karışıyor, şunun gibi: “Hiçbir şeye bakmadığında nereye bakar insan?”
Adaletsizliğe, zulme uğrayan her kadın adına ve her kadın için kökleri tarihin derinliklerinde bir direnç
sese dönüşüyor Ava'nın ruhunda, şunun gibi: “Unutmak değil, hatırlamak değil, yalnızca yaşamaya devam
etmek istiyorum. Ağaçları yeniden görmek istiyorum, kuşları yeniden. Yalnızca kelimelerimi geri
istiyorum, yalnızca sesimi.”
Sümbülefendi'de dolaşan rüzgârlar, ötüşüyle İstanbul'u susturan martıların sesi, babasıyla ve düşmanla
aynı anda savaşan yiğit bir oğulun mırıltısına karışıyor, şunun gibi: “Sevgi, ölümden güçlüdür. Şimdi
biliyoruz.”
Şimdi biliyoruz.
Gülşen Funda, ikinci kitabında pek çok sesin arasında kendi sesini arıyor, kendine ait, kendine has, kendi
imgeleriyle örülü, kendi yolundan yürüyen o korkusuz ve görkemli sesi. Daha güzeli, onu buluyor da!
Öyleyse şimdi sıra dinleyicide, okurda, sese muhatap kılınanlarda.
Yol Deriz Ona'da; bir oğulun babasına, bir kulun tanrısına duyduğu, gitgide duaya dönüşen karanlık ve
derin sevgi, kelimelere bürünüp sese dönüşüyor, şunun gibi: “Tanrım, ne zaman diye sormayı çok
istiyorum, ama sana yalvarırken gözlerin gözlerime bakıyor mu, bilmiyorum.”
Okurun rahatını bozan, onu irkilten, sarsan, şairlerden ödünç alınmış o zor sorular, yazarın sesine
karışıyor, şunun gibi: “Hiçbir şeye bakmadığında nereye bakar insan?”
Adaletsizliğe, zulme uğrayan her kadın adına ve her kadın için kökleri tarihin derinliklerinde bir direnç
sese dönüşüyor Ava'nın ruhunda, şunun gibi: “Unutmak değil, hatırlamak değil, yalnızca yaşamaya devam
etmek istiyorum. Ağaçları yeniden görmek istiyorum, kuşları yeniden. Yalnızca kelimelerimi geri
istiyorum, yalnızca sesimi.”
Sümbülefendi'de dolaşan rüzgârlar, ötüşüyle İstanbul'u susturan martıların sesi, babasıyla ve düşmanla
aynı anda savaşan yiğit bir oğulun mırıltısına karışıyor, şunun gibi: “Sevgi, ölümden güçlüdür. Şimdi
biliyoruz.”
Şimdi biliyoruz.
Gülşen Funda, ikinci kitabında pek çok sesin arasında kendi sesini arıyor, kendine ait, kendine has, kendi
imgeleriyle örülü, kendi yolundan yürüyen o korkusuz ve görkemli sesi. Daha güzeli, onu buluyor da!
Öyleyse şimdi sıra dinleyicide, okurda, sese muhatap kılınanlarda.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.