Dünya Devrimi Üzerine Açık Komplo

Stok Kodu:
9799756628927
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
224
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000-01-01
Çeviren:
İbrahim Kapaklıkaya;Sibel Cantemir
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%33 indirimli
20,00 TL
13,40 TL
9799756628927
960271
Dünya Devrimi Üzerine Açık Komplo
Dünya Devrimi Üzerine Açık Komplo
13.40
Açık Komplo Önsöz H. G. Wells’in bu yaygın olarak pek bilinmeyen, ancak derinden derine etkili olduğunu yeni anlamaya başladığımız kitabı yazılalı hemen hemen bir yüzyıl oldu. Wells 1928’de kitabını yazdığında Britanya İmparatorluğu, dünyanın her yerindeki dominyonları ve onların arasında ticaret için tüm okyanusları kateden dev ticaret filosu ve kendini bu ticaretin barış ve düzen içinde yürütülmesine adamış Krallık Tacı ve “Majestelerinin Denizcileri” (His/Her Majesty’s Seaman –HMS– Britanya Donanması’nın arması) ile evrensel barışa hizmete kendini adamış görünen bir dünya devleti idi. Britanya Barışı (Pax Britannica), Britanya denizleraşırı düzeni ile Britanya bilim ve teknolojisinin üstün örneği Titanic, 1912’de bir buzdağına çarparak battığı zaman çoktan alarm sinyalleri vermeye başlamıştı. Benzetme gerekirse, Britanya’nın 20. yüzyıldaki halefi ABD’nin kurduğu “Pax Americana” da, Amerikan düzeni ve teknolojisinin üstün örneği uzay mekiği Challenger, 1986’da Florida’daki uzay üssünden havalandıktan birkaç dakika sonra infilak ettiğinde çoktandır alarm sinyalleri veriyordu; hâlâ da veriyor. Britanya Barışı, Titanic’ten sonra 1945’e dek 33 sene daha sürdü. Amerikan barışının 1986’dan sonra daha ne kadar süreceğini ömrümüz olursa göreceğiz. 20. yüzyıl başına dönersek: Britanya’nın modası geçiyordu. İngiliz tacına bağlılık, İngiliz gelenekleri içinde şekillenmiş bir iktidar ilkesi idi ve dünya üzerinde doğal sınırlarına ulaşmıştı. Bundan sonrası için daha yeni bir “imparatorluk tarzı” düşünmek lazımdı. Wells bunu Açık Komplo’da düşündü ve önerdi. İngiliz edebiyatına damgasını vurmuş bir başka isim olan George Orwell, 1945’te yayınlanan Hayvan Çiftliği ve 1948’de yazdığı 1984 adlı romanlarıyla Wells’in tam karşısında yer almış ve özellikle 1984’te dünya hakimiyeti fikrini yermiştir. Orwell gençliğinde bir Wells hayranı idi. Tüm kitaplarını okudu. Ama daha sonra onun tam bir karşıtı oldu. Wells onun eleştirilerine cevap vermedi; ancak ona yazdığı bir mektupta “Seni pislik!” (You shit!) diye hitap etmesi çok kızdığını gösterir. Wells, çağımızın garip, korkunç ve mantık sınırlarını zorlayan olaylarının, uluslaraşırı ve onlardan daha zengin şirketlerin, atlatılamayan iktisâdî krizlerin, genetik plânlamanın, yeniden başlayan sömürge savaşlarının, kişilik, kimlik ve bağımsızlık kaybının bir habercisi midir? Gönül olmamasını diliyor; ama akıl yine de bundan korkuyor. Açık Komplo’nun bir yerinde Wells, Açık Komplocuların plânlarını gerçekleştirmek için mücadeleye hazır olmaları gerektiğini; ama bunun için yine de fazla fedakârlıkta bulunmalarının gerekmeyeceğini; hatta yakalanan eylemcilerin hafif hapis cezalarından öteye bir zarara uğramayacağını yazar. Kurulu düzeni yıkmak ve yerine bir elit diktatörlüğü kurmak için mücadele veren eylemcilerin, neden böylesine hafif cezalarla karşılaşacağını, 20. yüzyıl boyunca sürmüş terör ve karşı terörün kanlı tarihine baktığımızda pek anlayamayız. Ama eğer darbe, bugün artık ayak seslerini duymaya başladığımız gibi, yeryüzünün hakimleri ve elit çevrelerinden geliyorsa; Bilderberg toplantılarında sosyal güvenlik harcamalarını “girişim özgürlüğü önünde engel” görerek kaldırmak, Chicago Ekonomi Okulu’nda kölelik akdini “özgür bırakmak”, IMF ve Dünya Bankası çevrelerinde demokrasinin global piyasaya entegre olmadan, dolayısıyla çok uluslu tekellerin hakimiyeti altına girmeden olamayacağı tartışılıyorsa; bu sahte “özgürlük” ve “demokrasi” havarilerini ve iddialarını tartışmanın zamanı gelmiş demektir. Açık Komplo eylemcilerinin neden hafif cezalarla kurtulacağı da bu meyanda anlaşılır. Foucault’nun bir zamanlar söylediği gibi, “Hiçbir şey tersinden bu kadar totaliter olmamıştır”; ve bu “özgürlüğü” tartışmaya başlamak, fikir babası Wells’in Açık Komplo’sunu okumakla başlar. A. Altay Ünaltay
Açık Komplo Önsöz H. G. Wells’in bu yaygın olarak pek bilinmeyen, ancak derinden derine etkili olduğunu yeni anlamaya başladığımız kitabı yazılalı hemen hemen bir yüzyıl oldu. Wells 1928’de kitabını yazdığında Britanya İmparatorluğu, dünyanın her yerindeki dominyonları ve onların arasında ticaret için tüm okyanusları kateden dev ticaret filosu ve kendini bu ticaretin barış ve düzen içinde yürütülmesine adamış Krallık Tacı ve “Majestelerinin Denizcileri” (His/Her Majesty’s Seaman –HMS– Britanya Donanması’nın arması) ile evrensel barışa hizmete kendini adamış görünen bir dünya devleti idi. Britanya Barışı (Pax Britannica), Britanya denizleraşırı düzeni ile Britanya bilim ve teknolojisinin üstün örneği Titanic, 1912’de bir buzdağına çarparak battığı zaman çoktan alarm sinyalleri vermeye başlamıştı. Benzetme gerekirse, Britanya’nın 20. yüzyıldaki halefi ABD’nin kurduğu “Pax Americana” da, Amerikan düzeni ve teknolojisinin üstün örneği uzay mekiği Challenger, 1986’da Florida’daki uzay üssünden havalandıktan birkaç dakika sonra infilak ettiğinde çoktandır alarm sinyalleri veriyordu; hâlâ da veriyor. Britanya Barışı, Titanic’ten sonra 1945’e dek 33 sene daha sürdü. Amerikan barışının 1986’dan sonra daha ne kadar süreceğini ömrümüz olursa göreceğiz. 20. yüzyıl başına dönersek: Britanya’nın modası geçiyordu. İngiliz tacına bağlılık, İngiliz gelenekleri içinde şekillenmiş bir iktidar ilkesi idi ve dünya üzerinde doğal sınırlarına ulaşmıştı. Bundan sonrası için daha yeni bir “imparatorluk tarzı” düşünmek lazımdı. Wells bunu Açık Komplo’da düşündü ve önerdi. İngiliz edebiyatına damgasını vurmuş bir başka isim olan George Orwell, 1945’te yayınlanan Hayvan Çiftliği ve 1948’de yazdığı 1984 adlı romanlarıyla Wells’in tam karşısında yer almış ve özellikle 1984’te dünya hakimiyeti fikrini yermiştir. Orwell gençliğinde bir Wells hayranı idi. Tüm kitaplarını okudu. Ama daha sonra onun tam bir karşıtı oldu. Wells onun eleştirilerine cevap vermedi; ancak ona yazdığı bir mektupta “Seni pislik!” (You shit!) diye hitap etmesi çok kızdığını gösterir. Wells, çağımızın garip, korkunç ve mantık sınırlarını zorlayan olaylarının, uluslaraşırı ve onlardan daha zengin şirketlerin, atlatılamayan iktisâdî krizlerin, genetik plânlamanın, yeniden başlayan sömürge savaşlarının, kişilik, kimlik ve bağımsızlık kaybının bir habercisi midir? Gönül olmamasını diliyor; ama akıl yine de bundan korkuyor. Açık Komplo’nun bir yerinde Wells, Açık Komplocuların plânlarını gerçekleştirmek için mücadeleye hazır olmaları gerektiğini; ama bunun için yine de fazla fedakârlıkta bulunmalarının gerekmeyeceğini; hatta yakalanan eylemcilerin hafif hapis cezalarından öteye bir zarara uğramayacağını yazar. Kurulu düzeni yıkmak ve yerine bir elit diktatörlüğü kurmak için mücadele veren eylemcilerin, neden böylesine hafif cezalarla karşılaşacağını, 20. yüzyıl boyunca sürmüş terör ve karşı terörün kanlı tarihine baktığımızda pek anlayamayız. Ama eğer darbe, bugün artık ayak seslerini duymaya başladığımız gibi, yeryüzünün hakimleri ve elit çevrelerinden geliyorsa; Bilderberg toplantılarında sosyal güvenlik harcamalarını “girişim özgürlüğü önünde engel” görerek kaldırmak, Chicago Ekonomi Okulu’nda kölelik akdini “özgür bırakmak”, IMF ve Dünya Bankası çevrelerinde demokrasinin global piyasaya entegre olmadan, dolayısıyla çok uluslu tekellerin hakimiyeti altına girmeden olamayacağı tartışılıyorsa; bu sahte “özgürlük” ve “demokrasi” havarilerini ve iddialarını tartışmanın zamanı gelmiş demektir. Açık Komplo eylemcilerinin neden hafif cezalarla kurtulacağı da bu meyanda anlaşılır. Foucault’nun bir zamanlar söylediği gibi, “Hiçbir şey tersinden bu kadar totaliter olmamıştır”; ve bu “özgürlüğü” tartışmaya başlamak, fikir babası Wells’in Açık Komplo’sunu okumakla başlar. A. Altay Ünaltay
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat
Ürün Sepete Eklendi